&
loading
ATLA
Stopxinjiang Rumors The Ccp’s Decentralised Disinformation Campaign
Sabit Abdülbaki

Sabit Abdülbaki

Doğum Tarihi: 1883
Ölüm Tarihi: 1941
Meslek/Ünvan: Dâmolla, Kemâlî, Selefî ve Kâşgarî

Hakkında

Uygur asıllı âlim, 1933 yılında kurulan kısa ömürlü Şarkî Türkistan İslâm Cumhuriyeti’nin kurucularından ve başbakan.

1883’te Kâşgar’ın Atuş (Artış) bölgesinde doğdu. Dâmolla unvanı yanında Kemâlî, Selefî ve Kâşgarî nisbeleriyle de anılır. Babasının adı Abdülbâkî’dir. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra girdiği Kâşgar’daki Hanlık Medresesi’nden mezun oldu. 1910’da Buhara’da yükseköğrenim gördü ve “dâmolla” (büyük hoca) unvanını aldı. Doğu Türkistan’ın kuzey illerinden Kulca’da (Gulca) ikamet etti. 1919 veya 1920’de Kâşgar’da eğitim ve irşad faaliyetleriyle meşgul oldu. 1924’te bölgede bulunan İngilizler’le İsveç misyonerlerine karşı girişilen ayaklanmaya katıldı. Hareket mensupları tutuklanmaya başlayınca Kulca’ya döndü, yine eğitim ve irşad hizmetlerine yöneldi; bu sırada Kur’an sohbetleri büyük ilgi gördü. Tatar tarihçisi Muhammed Murad Remzî’yi ziyareti sırasında Hoten’de bir halk devrimi başlatma planları yapan ilim ve siyaset adamı Mehmet Emin Buğra ile karşılaşması Dâmolla’nın hayatında bir dönüm noktası teşkil etti. Bu sırada, Dâmolla’nın hem hac ziyareti yapmak hem de İslâm dünyasındaki ilim ve fikir adamlarıyla temaslarda bulunmak için uzun bir yolculuğa çıkması fikri doğdu. 1930’da başladığı yolculuk sırasında Mısır’da Reşîd Rızâ ve arkadaşlarıyla görüşmesi onun hayatında kalıcı izler bıraktı. Ayrıca Mekke, Medine ve Tâif’te Mûsâ Cârullah, Abdürreşid İbrâhim gibi Orta Asyalı ilim ve fikir adamlarının yanı sıra Mecdi Kerdî, İbrâhim Gazzâvî ve Abdülkuddûs el-Ensârî gibi Suudi Arabistanlı âlimlerle de istişareler yaptı. Ardından Hindistan’a giderek Hindistan müftüsü Kifâyetullah Dihlevî ve diğer Hint ulemâsıyla görüştü.

1932’de ülkesine dönen Sâbit Dâmolla, Hoten’e giderek seyahati boyunca edindiği bilgileri Mehmet Emin Buğra ile paylaştı. Ardından Buğra’nın kurduğu bağımsızlık örgütünün verdiği görevle camilerde halkı cihada çağıran vaazlar verdi. Hoten’in Karakaş ilçesinde 13 Şubat 1933’te başlatılan ayaklanmadan kısa bir süre sonra Hoten’in bütün ilçeleri ele geçirildi ve 4 Nisan’da Hoten İslâm hükümeti kuruldu. Muhammed Niyaz Âlem Ahunum geçici hükümetin başkanlığına getirilirken Mehmet Emin Buğra başkumandan, Sâbit Dâmolla da eğitim, adliye ve dinî işlerden sorumlu danışman oldu. Bu sırada Kâşgar güzergâhı üzerindeki Yarkent’e bir birlik gönderildi. Birliğin komutanı, Buğra’nın kardeşi Şah Mansur (Abdullah) idi. Şah Mansur’un genç ve tecrübesiz olması sebebiyle hemen arkasından Dâmolla da gönderildi. Ancak Dâmolla, Kâşgar yönetimiyle ilişkilerin bozulmasını istemeyen Mehmet Emin Buğra’nın muhalefetine rağmen, Çin ve Sovyet yanlısı yönetime karşı olan bölge halkının da isteğiyle 7 Temmuz’da bir grup askerle birlikte Kâşgar’a doğru yola çıktı. İki hafta sonra bölge halkının sevgi gösterileriyle şehre girdi. Fakat Kâşgar’ın yönetimini elinde bulunduran Tömür Sijang (Sicang), Dâmolla’yı tehlikeli bir unsur olarak görmeye başladı. Bu arada Yarkent’te bırakılan Hoten güçleriyle Tömür’ün birlikleri arasında çıkan çatışmalar Hoten hükümetinin Kâşgar yönetimiyle olan ilişkilerinin bozulmasına yol açtı. Bu gelişmeler üzerine pasif propaganda yolunu tutmanın daha uygun olacağını düşünen Dâmolla gizlice Hoten Hükümeti Temsilciliği adıyla bir teşkilât kurup teşkilât etrafında taraftar toplamaya çalıştı. Bu esnada Şerkî Türkistan Hayatı adıyla haftalık bir gazetenin çıkarılmasına öncülük etti.

Tömür’ün Kâşgar’da Hui kökenli bir kişinin taraftarlarınca öldürülmesinden sonra Hoten Hükümeti Temsilciliği meşrû bir teşkilât olarak aktif görev yapmaya başladı. Başkanlığını Sâbit Dâmolla’nın yaptığı temsilciliğin adı 10 Eylül’de Şarkî Türkistan İstiklâl Cemiyeti şeklinde değiştirildi. Cemiyetin başkanlığını yine Sâbit Dâmolla üstlendi ve hummalı bir çalışmayla Kâşgar’daki birlikleri İstiklâl Cemiyeti etrafında birleştirmeyi başardı; Kâşgar’ın Yengi Şeher dışındaki bütün ilçeleri teşkilâta bağlılığını bildirdi. 7 Kasım 1933’te Şarkî Türkistan Cumhuriyeti’nin teşkilât yapısı oluşturuldu. Cumhurbaşkanlığına Hoca Niyaz Hacı, başbakanlığa Sâbit Dâmolla seçildi ve 10 Kasım’da cumhuriyetin kuruluşu resmen ilân edildi.

Yengi Şeher Kalesi’ne sıkışmış olan Hui birliklerini cumhuriyetleri için tehlikeli gören Hoca Niyaz Hacı onlara karşı savaş ilân etti. Bu sırada Çin yönetimine karşı ayaklanan Hui kökenli komutan Majung Ying yenilgiye uğrayınca Doğu Türkistan topraklarına yöneldi. Onun amacı da burada bağımsız bir devlet kurmaktı. Ancak yerleşmeye çalıştığı Urumçi yakınlarında Sovyetler Birliği ile Çin güçlerinin ortaklaşa yürüttükleri savaşta yenilince (Şubat 1934) birliklerini Kâşgar’a yöneltti. Majung’un Kâşgar’a gelişi Yengi Şeher Kalesi’ndeki Hui ordusuna güç kattı. Sonunda Majung kumandasındaki Hui güçleri kısa sürede Doğu Türkistan Cumhuriyeti birliklerini mağlûp etti ve yeni cumhuriyetin ordusu şehri terketmek zorunda kaldı. Dâmolla ve taraftarları ordunun elindeki Yarkent’e çekilirken Hoca Niyaz Hacı yakın çevresiyle birlikte Atuş’a gitti ve ardından Rus hükümetiyle bir anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre Hoca Niyaz Hacı, Sâbit Dâmolla başta olmak üzere Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin lider kadrosunu Milliyetçi Çin hükümetinin Urumçi’deki eyalet başkanına teslim edecek, buna karşılık Rus hükümetince kendisine silâh yardımı yapılacak, ayrıca Milliyetçi Çin hükümeti Doğu Türkistan eyaletinin başkan yardımcılığını ona verecekti. Bunun üzerine 13 Nisan 1934’te Hoca Niyaz tarafından birkaç arkadaşıyla birlikte Milliyetçi Çin hükümetine teslim edilip hapse atılan Sâbit Dâmolla 1941’de hapishanede öldü. Onun 1942 veya 1943’te öldüğü de rivayet edilir.

Mısır ziyaretiyle başlayan süreçte özellikle Reşîd Rızâ’nın fikirlerinden etkilenerek Selef akîdesini benimseyen Dâmolla, eserlerinde müslümanların bid‘at ve hurafelerle kuşatıldığını ileri sürmüş, bu durumu İslâm dünyasındaki geri kalmışlığın ve sefaletin temel sebepleri arasında göstermiş, bundan dolayı ilmî çalışmalarını akaid konularına ayırmıştır. Çalışmalarında müslümanları, Selef’in tevhid akîdesini esas alarak içine düştükleri durum karşısında özeleştiri yapmaya çağırmış, bir yandan Kâşgar’daki Cedîdciler’le iyi ilişkiler kurarak onların eğitim görüşlerinden yararlanırken diğer yandan Selefî fikirleri yaymaya çalışmıştır. Cedîdciler’in etkisiyle eski eğitim sistemine karşı çıkmış, medreseler için yeni ders müfredatının geliştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Ona göre mezhep taraftarlığına dayalı çekişmeler İslâm toplumundaki geri kalmışlığın sebeplerinden biridir. Müslüman karşıtlarınca planlanan oyunların da tesiriyle her mezhep kendi görüşlerine tamamen bağlanırken kendinden olmayanlara karşı cephe almaktadır. Müslümanların Hz. Peygamber’in tebliğine aykırı olan bu zihniyetten kurtulup Selef’in akîdesi üzerinde birleşmeleri gerekmektedir.

Kaynaklar

https://islamansiklopedisi.org.tr/damolla-sabit