&
loading
ATLA
Anayurt

Orta Asyalı heykeltıraş, malzeme olarak sadece ağaç ve toprağa sahip olmasına rağmen, tahta oymalar ve stuko tarzındaki yoğrulmuş sıvadan yapılan kabartmalar yanında, Greko-Budist sanattan esinlenerek kendi özgün bir heykeltıraşlık usulü geliştirmiştir.

Doğu Türkistan heykeltıraşlığında, insan boyutlarındaki Greko-Romen tarzı heykeller, zamanla devasa boyutlara, 10 metreyi aşan insanüstü heykellere dönüştü. Helenistik stilin yerini Gandhara sanatının daha Hintli simaları aldı. Daha sonra Orta Asya’nın karışık halklarının çeşitli özelliklerini yansıtan yerli estetik anlayışlar gelişti. En sonunda Türk zevkini ve ırki özelliklerini yansıtan bir estetik ortaya çıktı.

Ağaç heykeltıraşlığı, Uygur döneminde önem kazandı. Tahta heykellere önce macun sürülür, sonra boyanır ve yaldızlanırdı. Yumuşak ağaçtan gerçeğe uygun portre heykeller yapılırdı. Tumşuk ve Astana heykelleri ve Hoten resimlerinde Türk izlerinin görüldüğü Uygur döneminde estetik, biraz Çin kavramlarına kaymış olsa da genel olarak 7. ve 8. yüzyılda gelişen ideal Türk tipi, değişmez bir şekilde belirlendi. Tabgaç ve Hoten heykellerinde görülen yarı gülümseyen, gözleri süzgün güzeller Uygur sanatında yoktur. Uygurlar tanrı, bey ve hatun gibi figürleri genellikle dik yapılı olarak tasvir ederlerdi. Doğu Türkistan heykellerinde yerli kıyafetler dikkat çeker.

Kızıl bölgesinde bulunan pişmiş topraktan yapılan, diz çökmüş bir adam heykeli en tanınmış heykellerden biridir. Omuzunda yük taşıyan bu adam heykeli, 47 santimetre boyunda olup 8. ve 9. yüzyıl Uygur heykel sanatı için önemlidir. Vücudu esmer ve beyaz karışımı olup, saçları siyahtır. Çıplak vücudu kahverengi bir peştamal ile örtülüdür. Birçok hayvan heykeli ve figürü yapılmıştır. Sorçuk’ta bulunan at başlı heykel ve fil başlı heykel, üslup olarak gerçeğe yakındır.

Uygur heykel sanatının kökeni, Göktürkler dönemine ait balbal heykellerine dayanmaktadır. İlk dönemlerde Hint, Yunan ve Çin sanatlarından etkilenen Uygurlar, zamanla kendine özgü, gerçekçi ve yeni bir heykel sanatı oluşturmuşlardır.

Uygur heykelleri taş, alçı, toprak, ahşap ve bronz gibi malzemelerden yapılmıştır. Heykeller, iskeletin üzerine alçı veya toprak malzemeyle şekillendirilmiştir.

Kızıl’da ortaya çıkarılan bir heykel örnek olarak verilebilir: Diz çökmüş, ağır bir yük taşıyan bu toprak heykel boyalıdır ve vücudu büyük bir ustalıkla oluşturulmuştur. Üstelik bu heykel, gerçekçi bir üslup taşımaktadır.

Buda, Budist rahipler, kahramanlar ve çeşitli hayvan figürlerinden oluşan çok sayıda Uygur heykeli ve kabartması, ayrıntılarındaki incelikle mükemmel örnekler olarak kabul edilmektedir.