&
loading
ATLA
Soykırım Ve Soykırıma İlişkin Uluslararası Mekanizmalar

Anadolu ve Doğu Türkistan gibi, Türklerin yaşadığı pek çok bölgede anlatılan en bilindik ve yaygın hikâyelerden biri “Garip ve Şah Senem” hikâyesidir. Anadolu’da “Aşıklı Garip” olarak bilinen bu hikâyenin kökeni hakkında farklı teoriler mevcuttur. Bazı görüşlere göre hikâye Azerbaycan’da, bazılarına göre ise Türkistan’da ortaya çıkmıştır. Türkmen’e göre, hikâyenin oluşum tarihi 16. yüzyılın ikinci yarısına denk gelir. Nasıl olursa olsun, “Garip ve Şah Senem” tüm Türk dünyasında yayılmış ve önemli bir halk hikâyesi haline gelmiştir.

Türkiye’deki “Aşıklı Garip” hikâyesi ve Uygur bölgesindeki “Garip ve Şah Senem” hikâyesi (GS) epizotları karşılaştırıldığında hikâyeler arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar görülebilir.

Özet: Şah Senem’in babası çok ünlü bir padişah, Garip’in babası ise onun veziridir. Padişahın adı Şah Abbashan, vezirin adı ise Hasan’dır. İki dost, Karahanlıların Diyarbekir ilinde yaşamaktadır. Padişah ve Vezir’in eşleri hamile olduğunda, avda karşılaştıkları gebe bir geyiği avlamazlar. Ayrıca, padişah bir rüya görür ve yorumuna göre bir Şehzade ve bir Perizat iki çocuk doğacaktır. Bu iki çocuk için daha doğmadan, ergenlik çağlarına geldiklerinde nikâhları kıyılacağına dair bir sözleşme yapılır. Ardından, Padişah’ın bir kızı, Vezir’in ise bir oğlu olur ve onlar için büyük bir eğlence ve ziyafet düzenlenir. Ancak Vezir, eğlence alanına gelirken atından düşer ve hayatını kaybeder. Oğlu Garip babasız kalır ve bu yüzden ona Garip adı verilir. Kızın güzel yüzü nedeniyle ona Şah Senem adı verilir. Bu iki kahraman birlikte büyür ve birbirlerine aşık olurlar.

Bir gün, Şah Senem’in annesi Sultan Ayim, kızının artık buluğ çağına erdiğini ve okula gitmemesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine Padişah, sözleşmeyi yerine getirip âşıkları evlendirmeyi teklif eder. Ancak, Sultan Ayim, bu teklife sinirlenir ve Garip’in babasız bir yetim olduğunu, Şah neslinden bir kızın bir yetim çocuğa verilemeyeceğini söyler. Bunu duyan Şah Senem çok üzülür ancak gizlice Garip’le görüşmeye devam eder.

Padişahın emriyle Garip, annesi ve kız kardeşi Bağdat’a sürgün edilir. Ancak Garip, memlekete döndükten sonra, Kalfa Ana onu evlat edinir. Kalfa Ana aşk hastalığından yatan Senem’e her gün gül getirir. Garip bu durumu öğrenir ve bir gün gülleri kendisi toplayıp Senem’e gönderir ve buketin içine bir mektup koyar. Senem bu durumu fark eder ve Kalfa Ana’ya sorar. O da Garip’in geldiğini ve onları padişahın yaptırdığı has bahçede buluşturabileceğini belirtir. Böylece dönüşün ardından tekrardan ilk kez buluşurlar ve aşklarını yaşarlar.

Padişah’ın emriyle, Abdullah Şatır adındaki bir kişi, âşıkları yakalamak için görevlendirilir. Ancak, Şah Senem, Şatır’a yedi külçe altın vererek ondan bunu Padişah’a bildirmemesini ister ve o da bunu Padişah’a bildirmez. Fakat sonunda âşıklar memleketi terk ederler. Garip’in kaybolması üzerine Senem, Allah’a babasının da aşk acısıyla yanması için yalvarır ve Senem o an aslından yüz kat daha güzelleşir. Padişah çok değişip güzelleşen kızını tanımaz ve onu başka biri sanarak Senem’e âşık olur. Ancak, sonunda padişahın emriyle Garip bulunur ve iki âşığın kırk gün kırk gece süren düğünleri yapılır ve evlendirilirler.