Turfan şehrindeki kayalara oyulmuş mabetlerin duvar ve tavanları, freskolarla süslenmiştir. Uygurlardan kalma Maniheist kitapların sayfalarında, hem dünyevi hem de dini sahneleri canlandıran minyatürler bulunmaktadır. Ayrıca, Maniheizm mabetlerinde, ayinlerde kullanılan büyük resimli sayfalar ve sancaklar yer almıştır. Hoço’daki bir tapınağın bayrağında bulunan Vakıfçı portresi ve dindarlar minyatürü, öne çıkan eserler arasındadır. Günümüze kadar ulaşan Uygur minyatürleri, İslam dönemi minyatür sanatına kaynaklık etmiştir. Bezeklik’te, bir keçe örtü üzerinde bulunan ve Uygur resim sanatında hayvan üslubunun etkisinin görüldüğü “Kanatlı Ejder” tasviri, dikkat çekici örneklerden biridir.

Uygur fresklerinin Anadolu’daki etkilerini Kubadabad Sarayı duvar çinilerinde görmek mümkündür.

Uygur minyatür sanatının başlangıcı, Maniheizm’in kutsal kitabında bulunan resimlere dayanmaktadır. Aslında, kompozisyon ve renk açısından fresko tekniğinden pek de farklı olmayan bu resimlerde, özellikle Uygur hükümdarı Bögü Kağan’ın Maniheizmi kabul edişini tasvir ettiğine inanılan bir sahne önemlidir. Uygur minyatürleri, İslam minyatür sanatının kaynağı olmuştur.

Anadolu’da 13. yüzyılda yapıldığı düşünülen iki minyatürlü eser vardır. Bunlardan biri Topkapı Sarayı’nda bulunan “Varka ve Gülşah” mesnevisi, diğeri ise astroloji konulu ve Paris Bibliotheque Nationale’da bulunan “Nasr El Din” (Siyasi Tezkere) olarak tanınan yazmadır. Bu eserler, Türk-İslam minyatür sanatının en değerli örneklerini oluştururlar.